Oyun | The Last of Us

 Bir oyun önerilmesi gerekiyorsa listenin başına koyulması gereken -benim için- oyundur kendisi. Oyunu bilmeyeniniz yoktur umarım ama varsa da kalmasın diye hakkında yazmaya karar verdim. Ayrıca bu zamana kadar oynadığım en iyi oyunlar arasında yerini aldı. İlk çıktığı dönemde çok ses getirmesi ve benim de o yıllarda bolca gamer youtuberları izlemem sonucunda karşılaşmıştık. Zaten hayatım boyunca beklediğim, bir salgının çıkıp tüm dünyayı etkisi altına alma durumu beni etkilemişti. Ondan daha da çok etkileyen ise tabi ki hikayesi oldu. Oyunu oynayabilme şansını ise yakın zamanda yaşadım, hatta yaşadık demeliyim. Çünkü erkek arkadaşımla hatta çoğu zaman onun arkadaşlarıyla hep beraber oynadık. Bana göre oyunu grup halinde oynamak, oynayan kişiye fikir vermek, sanki yönlendirebildiğimiz bir diziyi izlemek gibi oluyor. Naughty Dog'a böylesine güzel bir oyunu bizlere sundukları için teşekkür ediyorum.


Oyunu anlatmaya başlamadan önce ondan da önemli olabilecek kadar güzel olan müziklerinden bahsetmek istiyorum. Gustavo Santaolalla adında Oscar sahibi bir müzisyen, film müziği bestecisi ve de yapımcı tarafından oluşturulmuş bestelere bayılacağınıza eminim. Çünkü daha oyuna başlamadan müzikleri dinleyerek sizleri nasıl bir şeyin beklediğini keşfetmenize yardımcı olacaktır. Oyuna gelecek olursak başlangıçta bizleri uzun ve güzel bir giriş sahnesi bekliyor. Sarah uyanıyor ve oyuna başlıyoruz. Bakabildiğiniz her şeye bakmanızı tavsiye ederim. Sonrasında alt kata iniyoruz ve Joel bizi burada karşılıyor. Arabaya binip şehre doğru yola çıkıyoruz ki kaza yapıyoruz ve Joel kızı Sarah'yı kucağına alarak yolumuza devam ediyoruz. Sarah ise bir asker tarafından vurularak hayatını kaybediyor. 

Aradan 20 yıl geçiyor ve 2033 yılında Boston'daki karantina bölgesinde partnerimiz Tess ile birlikte kaçakçılık yapmaya başlıyoruz. Sahip oldukları silahların çalınması üzerine gangster Robert'ın peşine düşüyoruz. Robert ise silahlarımızı ateş böcekleri adlı gruba sattığını söylüyor. Sonrasında ateş böcekleri lideri Marlene ile görüştükten sonra silahları ancak Ellie adındaki kızı karantina bölgesi dışına çıkartırsak geri vereceğini söylüyor ve kabul ediyoruz ardından ise Ellie'nin ısırılmış olduğunu farkediyoruz. Hastalığın çözümü olarak görülen Ellie'yi ateş böceklerine götürüyoruz fakat gittiğimiz zaman ölü buluyoruz. Bu sırada Tess de ısırılıyor ve gelen askerlerin önüne atıyor kendini. Joel ve Ellie de Tess'in tembihlemesiyle ateş böceklerinden olan Joel'un kardeşi Tommy'nin yanına doğru ilerliyorlar. Fakat bu sırada Joel ona iyilik borcu olan eski bir arkadaşı Tommy'nin yanına gitmeyi düşünüyor. Bu sırada ise avcılar denilen bir grubun saldırısına uğruyolar. Bu sırada yanımıza Henry ve Elli'nin yaşlarındaki Sam de yanımıza katılıyor. Çok geçmeden aramızdan ayrılıyorlar çünkü Sam ısırılıp dönüşüyor ve Henry de kafasına sıkıyor. Tommy'nin yanına gidiyoruz tabi ki burada da bir çatışmaya katılıyoruz. Ardından Tommy bize ateş böceklerinin kullandığı bir laboratuvar olduğunu söylüyor ve at üzerinde oraya yolculuk edip oranın da terk edilmiş olduğunu görüyoruz. Ardından bir ses kaydından öğrenmemiz üzerine hastaneye doğru yol alıyoruz. Bu sırada avcıların saldırısına uğruyoruz ve Joel ağır bir şekilde yara alıyor. Bu sırada Ellie okla avlanmaya başlıyor ve David ve James adında iki yabancı ile tanışıyor. Yemek karşılığında penisilin verebileceklerini söylüyorlar. Penisilin bir şekilde Joel'a ulaşıyor ve ertesi gün David bizi pusuya düşürüyor ve Ellie'yi kaçırıyor. Joel uyanıyor ve Ellie'yi aramaya çıkıyor. Ellie kurtulur ve hastaneye doğru yollarına devam ederler. Bu sırada Joel'u etkisiz hale getirirler ve uyanınca karşısında Marlene'i görür, Ellie'yi ameliyata aldıklarını söyler fakat onu öldürmek zorunda olduklarını söyler. Joel Ellie'yi kurtarır Marlene'i öldürür, Ellie'ye başkalarının da bağışıklığa sahip olduğunu ve ona gerek duyulmadığıyla ilgili yalan söyle ve Tommy'nin yerleşim bölgesine giderler, oyun biter.



Mantar enfeksiyonu dedik, insanlara bulaşıyor dedik şimdi bu enfeksiyonu detaylı bir şekilde incelemenin zamanı geldi. Enfeksiyon dört aşamalı gözleniyor. Bunlar; runner, stalker, clicker ve bloater olarak isimlendiriliyor. İlk aşama runnerlar, sese duyarlılar, ışığı görmüyorlar ve elle öldürebilme ihtimaliniz yüksek. İkinci aşama stalkerlar, elle öldürmek bazen pek kolay olmuyor, runnerlar gibi onlar da sese duyarlılar fakat ışığı görebiliyorlar, bir anda arkanızdan bir stalker çıkabilir bu yüzden bolca dinleme özelliğinizi kullanmanızı tavsiye ederim aynı zamanda yükseltme yaptığınız zaman dinleme mesafenizi arttırmakta da fayda var. Üçüncü aşama clickerlar, fungus yüzlerini kapladığı için tamamen körler, isimlerini de çıkardıkları takırdama sesinden alıyorlar, yarasalar gibi navigasyon duyuları var, sese duyarlılar fakat yanlarından gizlenerek ve sessizce geçebilirsiniz. Yine de dikkatli olmanızda fayda var. Şu ana kadar bahsettiğim tüm canlıların dikkatlerini başka yöne çekmek için bulunduğunuz noktadan uzak bir noktaya etrafınızda kolayca bulabileceğiniz şişe veya tuğla atabilirsiniz. Bir de bu yöntem ile hepsini bir yere toplayıp bomba atarak hepsinden bir anda kurtulabilirsiniz. Gelelim dördüncü ve son aşama bloaterlara, bunlar çok uzun bir süredir enfeksiyona maruz kalmış olanlar. Enfeksiyonu vücutlarının çevresinde bir kalkan olarak kullanıyorlar aynı zamanda spor bombası atarak sizi yavaşça zehirliyorlar. Saklanarak öldürmenizi tavsiye ederim çünkü yakaladıkları zaman kurtulma şansınız olmuyor. En iyi öldürme yöntemi de yakmak. 


Oyun hakkında sevdiğim ve sevmediğim yönleri de söyleyip bu başlığı kapatayım diyorum. Bir de yan bölümümüz bulunmakta onu da unutmamak lazım. Bu da Ellie'nin daha önceden yaşadıklarını öğrendiğimiz bir bölüm. Böyle bir şeyi de gözden kaçırmayıp ayrıca bir bölüm oluşturmaları da hoşuma giden yönlerinden. Hikaye güzeldi,  herhangi bir boşluk göremedim. Her şey yerine oturuyordu. Arada bir Ellie'nin kendi kendine konuşması ve şarkı söylemesi durumu sinirimi bozmadı değil, fakat çocukluğunu verip olayı geçiştirdim. Şöyle ki oyuna öyle bir konsantre oluyorsunuz ki o sırada çıt bile çıksa korkmaya başlıyorsunuz. Bir de özellikle ses çıkarmamanız gereken bir bölümdeyseniz ve Ellie de tam o sırada ses çıkartmaya başladıysa yakalanacağımız korkusuyla kendisine baya bir sinirlendiğim doğrudur. Koldaki el feneri yakma ve kolu sallayarak fenerin pilini doldurma işini baya bir sevdim. Arak yapmaktan başlarda baya bir hoşnutken ileride bu durum 'yine mi arak amk?' moduna dönüştüğü için sıkılmış olabilirim. Ama asla arak yapmaktan vazgeçmeyin çünkü gerçekten işinize yarayabilecek her şeye bu şekilde sahip oluyorsunuz. Bir de girilmedik oda bırakmayın derim. Özellikle silah yükseltme parçaları çok az bulunuyor ve de nereden bulacağınız belli olmuyor bundan dolayı tekrar söylüyorum arak yapmaktan asla vazgeçmeyin. Aldığınız notları okuyun ve ses kayıtlarını dinleyin bence çünkü bir şey kaçırırsanız oyunun pek bir anlamı kalmayacaktır. Bir de sizlere sevgilimin yaptığı hatayı yapmamanızı tavsiye ediyorum. Her çatışmaya silahla dalmayın. Mermi zor bulunan bir şey ve bitti mi de ortada kalıyorsunuz, ancak şansınız var ise bir şekilde kurtuluyorsunuz. Bu yüzden mümkün olduğunca gizlenip, saklanıp sessizce bir suikastçı gibi işlerinizi halledin çünkü gerçekten mermilere çok ihtiyacınız olacak benden söylemesi. Ha bir de oyunun çoklu oyuncu modu bulunduğundan verdiğiniz paraya hiç acımayacak hatta daha fazlasını hakettiğini düşüneceksiniz. Aynı zamanda bu mod için ps storedan mühimmat alış verişi yapabiliyor ikinci oyun çıkana kadar kendinizi burada avutabiliyorsunuz. Şimdiden hepinize iyi oyunlar diliyorum. İkinci oyunu sabırsızlıkla bekliyorum.

Yorumlar

Popüler Yayınlar